YEREL

KÖMÜR VE TERMİK SANTRALLAR…

24.08.2023 - Perşembe 17:13

Sayın Cumhurbaşkanımız açıklamalarda bulunuyor ve sözü güncel olan Muğla Milas Akbelen Ormanından kömür almak için kesilen ağaçlara getiriyor. Almanya ve Fransa da kömür için orman kesildiğini ve hiç kimse karşı çıkmadığını söylüyor.

Ancak o öyle değil Sayın Cumhurbaşkanım! Anlaşılan size doğru bilgi vermemişler.  Bir tanesini anlatayım. Almanya’da termik santral şehrin içinde üstelik tam da yaşamın içindedir. Çünkü orada termik santral tam arıtma ve otomasyon sistem olarak çalışıyor. 250 bin nüfus olan bir kentte elektrik temin ediyor ve bu santralda çok az kişi çalışıyor. Bu kişiler de sadece 24 saate üç vardiya olarak sürekli kapasite ve üretim değer ve endekslerini tutuyorlar çünkü santral tam otomatik çalışıyor, hiçbir rahatsız edici gaz veya benzeri kokular olmuyor sanki beş yıldızlı turizm tesisi gibi çalışıyor. Bizde öyle mi?

Gelelim kömür üretimine… Söz konusu ülkelerde yer altı galeri sistemi üretim yapılıyor. Kömürler yer altına girilecek şekilde galeriler vasıtasıyla kömür damarlarına ulaşılıyor, galeride ilerlerken baş aşağı ya da baş yukarı denilen kömür kazı alanlarını açıyorlar ve bu alana aynı zamanda ayna da deniliyor.  Ayna da insan gücü yardımıyla adına madenci kazması denilen bir el aletiyle kazılıyor. Şayet teknik olarak topografik zemin uygunsa yani daha düz bir kömür nüvesine sahip ise yürüyen hidrolik tahkimat denilen ve ucunda dönen kazıcı çarkı olan makine yardımı ile kazı işlemi yapılıyor. Hangi yöntemle yer altında kazılmış olursa olsun günün sonunda ortaya çıkan kömürü dışarı taşımak için ya raylı sistemle yani vagonlarla ya da bant dediğimiz sistemle dışarı ocak ağzına kadar taşınıyor.

Taşınan kömür ocak ağzında santralde yakılacak şekilde hazırlanıyor çok yakınsa kapalı devre koveyörlerle sadece günlük yakılacak kadar sevkiyat yapılıyor. Uzak mesafeden geliyorsa yine santral alanında kapalı bir yapının içinde haftalık stoklarla çalışılıyor. Bütün bu işlemler yapılırken yanıbaşında yaşayan şehrin halkı ne haberdar oluyor nede rahatsız ediliyor veya ne de bir koku hissediyorlar.

Almanya ve Fransa’da termik santralların çoğunluğu böyle çalıştırılıyor. Hiç kimse yer üstünde ekosistemi tahrip etmiyor, doğa olduğu gibi korunuyor ve gelecek nesle emanet ediliyor.

Ülkemizde üretim böyle mi hayır! Daha çok doğayı tahrip eden vahşi yöntemlerle kömür çıkarılıyor. Herkesin gözü önünde binlerce orman ağacı kesiliyor. Kesilen ağaçlar kaldırmak için devasa iş makineleri kullanıyor ardından kürleme dedikleri yöntemle orman yüzeyinde ne var ne yok toprak yüzeyini canlı tutan görünen görünmeyen bütün canlı varlıklar bir daha canlanmamak üzere sökülüp atılıyor. Var olan yeraltı su kaynakları tamamen yok ediliyor. Doğaya böyle zülüm yapılırken uzmanların ifadelerine bakılırsa bu termik santralların ülke enerjisine katkılar % 2.5 veya 3 oranında olduğu söyleniyor. Getirisi yok denecek az ancak tahrip edilen doğa bir daha eskisi gibi olmayacak demektir.

Yaşanan bu vahşi duruma ülkenin bir kısım insanları direniyor evini barkını bırakıp Akbelen ormanında bulunan ve yaşayan köylülerin yanına gelerek dertlerine, ortak seslerine ses olmaya çalışıyor, doğasını korumak istiyor.  İnsan olmanın ve bu ülkenin yurttaşı olarak yapılanların bir zülüm olduğuna inandığı için haykırıyor.

Hükümet 2023 yılı içerisinde 635 maden projesine izin veriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunlardan sadece iki tanesini iptal ediyor. Kendi geleceğini yok sayan başka bir ülke var mı, zannetmiyorum.  Hükümet toprağını, ağacını savunan, bu insanların karşısına jandarmayı polisi çıkarıyor ve insanların seslerini duyurmalarını engelliyor. Devlet, Yeniköy Termik Santralı işletmesini herhangi bir şirkete verebilir. Ancak kuralları baştan koyar. Herkes o kurallara uyar, var olan kurallara uyulmuş mu hayır! Akbelen’de yapılanlar o kadar hukuksuz ve kuralsız yapılmıştır ki dünya gündemine taşındı ve Limak şirketi, Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren sosyal sorumluluk projelerin tamamında çıkarıldı. İşte Akbelen’de yanlış yapıldığının sonucu budur.

YORUM YAZ